Güncelleme tarihi: 17 Şub 2021
Ben evdeyim de kafam nerede?
Herkesin bir gün evden çalışmak ile ilgili bir fikri her zaman vardı. Trafiğe girmesem, ofise gitmesem, öğlen arasında ayaklarımı uzatsam, akşam mesai bitince keyfime baksam… Belki kurumsal hayatın baskısı, bazıları için uğradıkları mobbing , bazıları için yaptıkları angarya işlerden bir nebze kaçış fırsatı olacaktı. Tabi istemezdik evden çalışma fırsatına tüm dünyayı, ekonomiyi böyle derinden etikeleyen bir sağlık problemi ile kavuşmayı.
Biz yani bilişim sektörünün tedarikçileri çok uzun yıllardır alışığız bu şekilde çalışmaya hem de her yerden. Bahsi geçen alışkanlık plajda maillerinize bakmak değil. İşleri ve ekipleri onların yanında olamasanızda belirli bir düzeyde sürdürülebilir kılmak ve hem motivasyonunuzu korumak hem de işlerin müşterilere aksamadan iletilmesini sağlamak.
Son 1 yıldır bir çok kurum evden çalışmak ile kalmadı bazıları ofislerini küçülttü ya da kapadı.
Şimdi gelelim hiç bakmadığımız bir pencereden bakmaya...
Sosyalliğimiz Nerede?
Bu süreçte iki şeyi çok iyi anladık ;
Sağlığın paradan çok daha değerli olduğunu
İnsan olmanın temel şartlarından birinin beraber yaşamak ve iletişim olduğunu
Peki kim kendini metrekare bağımsız dört duvar arasına sıkışmış, bazen nefes alamaz gibi hissediyor? Bazen kendinizi tuvalette daha uzun süre otururken - evet, sadece otururken, buluyor musunuz? Artık daha geç yatar, daha zor uyanır hale geldiniz mi? Uzatmıyorum devamını en azından bazı belirtiler ortaktır sanırım. Kendine, sevdiklerine ve toplumsal düzene özen gösteren kesimlerin ortak problemi sosyalliklerinin azalması belki de bitmesi oldu. Ve kısmen travmatize olmuş bir kitle, sürecin tatlıya bağlanmasını beklerken deli divane çalışmaya çalışıyor. Birde çocuk/ları olan evden öğretim içinde kalan aileleri düşündüğümüzde durum biraz daha sıkıntılı hale geliyor. Hepimiz özledik, iş yemeklerine çıkmayı, ailemiz ile oturup kaygısızca bir şeyler içip, yemeyi. Çocuklarımızı okula gönderebilmeyi. Emin olun geçecek ve tekrar eskiye döneceğiz...
Evden iş yeri olur mu?
Bu soruya cevabınız bence yukarıda ki sorunlarla nasıl başa çıktığımızı belirleyecek. Her yerden iş yeri olur eğer ki beraber çalıştığınız insanlar ve projeleriniz uzaktan yürütülebilecek seviyede ise.
İşte bu yazıda konum işlerin aslında bu seviyede ölçeklenebilir olması ve yönetilmesi. Süreç danışmanlık mı yoksa yazılım hizmeti mi aldığınıza göre iki farklı yaklaşıma sahip.
Danışmanlık: Danışmanlığın temeli iletişimdir. Çift yönlü bilgi aktarımı, yani anlatılanı anlama ve anlatmak istediğini aktarma. Maalesef yan yana bile sizi anlayamayan insanlar varken uzaktan bu süreci yönetmek ve sürdürmek çok maliyetli. Maliyeti sadece para anlamında kullanmam. Harcanan zaman, kaynak, kaçırılan fırsat ve para, hepsi birer maliyettir. Danışmanlık ile teknik geliştirme süreçlerinde ki uzaktan işi planlama aynı temellere dayanıyor. Aşağıda deyineceğim.
Yazılım: Yazılımın temeli koddur dersem yalan olur. Yazılımın ve teknik süreçlerin de temeli iletişimdir. Çünkü iletişim ne iş yaparsanız yapın eğer bir ada da tek başınıza değilseniz karşınızda ki insanlar ile kurduğunuz köprüdür. Size iş veren, iş isteyen ya da sizin iş verdiğiniz herkes ile başarınız, ölçümleriniz kurduğunuz iletişime dayalıdır. Yazılımın mikro ölçekte iş planlamaları kısmı danışmanlığa kıyasla çok daha elle tutulabilir temellere dayanır. (Not: Yazılımcılar kızmasın daha basit demiyorum kıyasla elle tutulur diyorum)
1 Dilim Evden Çalışma Alır mısınız?
Herhalde hepimiz evde yaptığımız toplantılardan, bitmek bilmeyen mesailerden çok sıkıldık değil mi? Bu süreci yönetmek zor. Pandemi süreci ilk başladığın ne olduğunu bizde anlamadık. Sonuçta şirketimin bütün müşteri ilişkileri, satış, pazarlama, operasyonel süreçlerinin bir bölümü benim sorumluluğumda. Burada ki en büyük risk ortağım ile beraber herkesin evine götürdüğü ekmeği devam ettirme ve ne olursa olsun şirketin maliyetlerini rahat karşılayabileceği halde olmasını sağlamaktı. Kendi kendime tek bir cümle kurdum:
Olanların ve başımıza gelenlerin hiç biri benim sorumluluğum değil. Hiç biri benim hatam değil. Ve ben bu olanların hiç birini kontrol edemem. - Onur, Mayıs 2020
Bu cümle Mayıs 2020'den 2021'in bugünlerine kadar benim yanımda kaldı hep. Çünkü müşteri kazandık ve kaybettik, iş aldık, iş kaybettik ama bir şekilde yaşadık hem de şükür arkadaşlarımız dahil herkesi koruyabilecek kadar güçlü yaşadık. İşte bu güç işlerin yönetilebilir hale gelmesi ile alakalı. 5 kişilik bir operasyon ile 500 kişilik bir operasyon arasında profesyonel & kavramsal ve makro ölçekte bir fark yok. Gözünüzde büyütmeyin, standartlarınızı belirleyin, kendiniz dahil bunlara uyun ve uydurun. Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir. Şimdi burada neler öneriyorum biraz onları maddelemek isterim.
İşleri yönetilebilir mikro parçacıklara bölelim (günlük, 3 günlük, haftalık, 2 haftalık)
Her mikro parçanın giriş (input) ve çıkış (output) parametrelerini belirleyin
Verdiğiniz zamanın %50'sine geldiğinizde işin ne kadarının bittiğini, ne kadar eforunuz kaldığını tespit edin. Kalan zaman kalan iş için yeterli olacak mı öngörmeye çalışın.
Varsayımlardan ve kendinizce yaptığınız kabullerden vazgeçin. Her görevi elinizde ki veriler ile değerlendirin.
Verimliliği baz alarak çalışın. Birim zamanda ürettiğiniz işin kalitesi bireysel karlılığınızı verecektir.
Mikro işleri bile her gün iş listenizde en az bir madde temizleyebilecek kadar planlı segmentlere ayırın. (Küçük bir iş bitirmek, büyük bir işi bitirememek karşısında çok değerlidir.)
Pahalı ürünlere, amerikan pazarlama taktikli ürünlere takılmayın bireysel ve ya küçük ekipler için Excel bile bazı süreçleri planlama ve takip etme için yeterlidir.
Bugünler geçecek ve herkes bir şekilde tekrar eski ofis zamanlarına dönmek isteyecek, ama bu dönemde kazandığımız operasyonel ve analitik alışkanlıklar içimize sinmiş, genetiğimize işlemiş olacak. Ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.